Vay be. Logitech zamanında oyun ekipmanları aleminde bugünlere gelmemizi sağlayan devrimi başlatan model olan, yerini çoktan G PRO X’e bıraktığını ve asla yenilenmeyeceğini düşündüğümüz G PRO Wireless’ı (Kısaca GPW) yenileyerek karşımıza çıkardı.
Ürünün tanıtıldığı andan itibaren kafalar karışık, farkındayız. Öyle ya, G PRO X 2 Superlight varken G PRO 2 Lightspeed’e gerçekten de gerek var mıydı diye çok fazla yorumla karşılaşıyoruz. Zaten uzunca konuşacağız ancak bunun gereklilikten ziyade Logitech’in oyunculara sunduğu bir alternatif olduğunu söylememiz gerekiyor.
G PRO 2 neden üretildi?
Logitech G PRO Wireless’tan G PRO X’e geçerken bilindiği gibi ağırlık 80 gramdan 63 grama düşmüştü. Bunun için de farenin tam simetrik, yani solaklar için de bir seçenek olmasını sağlayan ve gerektiğinde kapatılabilen sağ taraftaki düğmelerden vazgeçilmişti. Yani, ürün her ne kadar aynı boyutta, aynı şekilde ve simetrik olsa da solaklar kullanmak istediğinde yan tuşların sadece sol tarafta yer alması yüzünden zorluk yaşıyorlardı. Vazgeçilen bir diğer özellik de RGB aydınlatma olmuş, GPW’da bulunan RGB logo aydınlatması, GPX’te kullanılmamıştı.
Ve diğer önemli konu da GPX çıktığında 63 gramlık onlarca fare yoktu piyasada ve çoğu kişi bu kadar hafif bir fare kullanmaya alışık değildi. Halen de çok hafif fareler kullanmak istemeyen insanlar var ve gerçekler arkadaşlar.
Son olarak, G PRO 2 Lightspeed şimdilik kutudan çıkışta 1K polling rate destekliyor. Ben bunun değişeceğini sanmıyorum zira GPX 2 ve GPX 2 DEX’in ilk gün 2K destekleyip güncelleme ile 8K desteklemeye başlayan 2.4Ghz dongleları bu modelden farklı. Haliyle, firmware update yapsanız dahi 1K ile sınırlısınız ve 30€‘ya satılan PRO Lightspeed Receiver’ı satın almanız gerekiyor 8k desteği için.
Haliyle, HERO sensörden HERO 2 sensöre geçiş performansta kırılmalar yaratırken, bu kadar sevilen bir ürünün yoluna devam etmesi kararını vermiş Logitech. Üstelik ilk duyurulduğu günden sonra 8K kablosuz bağlantı (dongle gerekli) ve 88G-888 IPS güncellemesi de aldı Superlight 2 ve 2 DEX ile beraber. Bu da ilk günkü eleştirilerin en önemlisi olan “çok pahalı, neden GPX 2 varken bunu alalım?” eleştirilerini söndürmüş oldu.
G PRO 2 Lightspeed’in indirimli fiyatı 119$ ve bu fiyat 60 gramlık kardeşi GPX 2’den 20 dolar daha ucuz. Aynı teknolojiyi (1K polling rate kısıtlamasıyla) daha ucuza almak her zaman geçerli bir dürtü. Tabii ne aldığınızı bilirseniz…
Tasarım
Logitech G PRO 2 Lightspeed şekil olarak GPW / GPX 2 ile birebir aynı şekli taşıyor ve beyaz, siyah ve pembe renkleriyle piyasaya çıktı. Zaten çok sevilen ancak günümüzde giderek baskınlaşmaya başlayan claw tutuş kadar palm tutuşu da desteklediğinden birazcık büyükçe kalan bir kasa bu. Aslında her fırsatta insanlar GPX Mini için ağlıyor demem de bu sebepten zira Uzak Doğulu rakipler çoktan bu vakumu görüp minik GPX-GPW kopyalarıyla (Incott HPC01M gibi) karşımıza çıkmaya başladılar bile. Netekim, eliniz çok küçükse, G PRO 2 halen size biraz büyük gelebilecek ebatlara sahip. G PRO Mini bekleyişimiz ise devam ediyor.
Farenin ağırlığı konusunda hiçbir değişiklik yok. Tıpkı GPW gibi 80 gram ağırlığında G PRO 2. Günümüzde ultralight fareler artık 40-45 grama kadar indiler lakin Logitech’in en azından bu modelde öyle adlandırılmak gibi bir hedefi yok. Zowie ve GPW ekolünden gelen, 80 gram civarındaki ağırlıkla kendisini daha iyi hisseden oyunculara hitap ediliyor.
Ayrıca günümüzdeki bir diğer akım olan ve GPW kopyalarının da kullandığı ortası içeriye doğru eğimli ana tuşlar da tercih edilmemiş. Logitech kendi yolundan gitmeye devam etmiş ve bunu bir eksi olarak görmüyorum.
Yandaki tuşlar takılabiliyor veya tercih edilmediğinde çıkartılıp yerlerine kutu içeriğinde yer alan kapaklar takılabiliyor. Böylece 4-8 tuş arası bir konfigürasyon tercih etmek mümkün. Sağ taraftaki tuşlara yanlışlıkla basanlar için dev hizmet.
İşçilik kalitesi konusunda da sadece iyi şeyler söyleyebilirim zira fareyi salladığınızda hiçbir tıkırtı yok. Hatta wireless dongle’ı farenin altındaki yuvasına koyduğunuzda bile en ufak bir tıkırtı sesi gelmiyor. Tuşlarda gıcırdama yok, salınım da yok denebilecek kadar az. Sadece ana tuşlarda bir miktar pre-travel dediğimiz boşluk bulunuyor, post-travel ise yok denebilecek kadar az.
Ben sadece GPW ve GPX’in küçük yan tuşlarındaki sünger hissiyatının bu modelde giderilmiş olmasını dilerdim. Yerleri itibarıyla ulaşması kolay, ergonomisinde bir sorun yok ama tuşlarda sünger hissiyatı devam ediyor.
Teknoloji
Burada konuşacak çok şey var zira Logitech hepimizi ters köşe yaptı HERO 2’ye getirdiği update ile beraber. Belki fark etmişsinizdir, G PRO X 2 kutularında sensör yeteneklerinin 40G ve 500 IPS olduğu yazıyordu ve ürün ilk çıktığında 2K polling rate destekliyordu. Tüm teknoloji yazarları da HERO 2’nin yeteneklerinin PixArt’ın PAW 3370 modeline yakın olduğu tezinden hareketle ürünü bu tarafta biraz eksik görmüşlerdi zira artık PAW 3395 kullanan fareler (50G – 650 IPS) her yere yayılmış durumdaydı.
Logitech eldeki sensörü zincirlerinden kurtarma operasyonuna GPX2’nin polling rate’ini 2K’dan 4K’ya çıkartarak başlamıştı. Sonraki dönemde gelen güncellemeler sadece 8K kablosuz polling rate getirmekle kalmadı, HERO 2’nin hız kapasitelerini de 44K dpi, 88G hızlanma ve 888 IPS hız gibi sektör lideri seviyelere çıkarttı.
G PRO 2 de bu hız güncellemesini G-HUB üzerinden gelen firmware ile aldı lakin donanım 8k kablosuz bağlantı desteklese de polling rate, yukarıda da belirttiğimiz gibi 1K olarak kalmaya devam ediyor. Ben çinko karbon insanoğullarının hiçbir fark hissedileceğini sanmıyorum, her zaman da bunu söylüyorum.
Lightspeed kablosuz bağlantıya gelince, ne söyleyebiliriz ki? Piyasadaki en hızlı, en sorunsuz bağlantı teknolojilerinden birisi durumunda ve Logitech ürünlerinin yüksek fiyatlarını makul kılan sebeplerden birisi. Üründe Bluetooth bağlantı seçeneği sunulmuyor.
Logitech’in Lightforce olarak adlandırdığı switchlerin temelinde ise Omron’un pek az farede karşımıza çıkan ve oldukça kemikli bir hissiyata sahip Omron D2FP-FH1 hibrit optik switchleri var. Bu modelin Logitech’e özel olduğu noktasına kadar ineceğim zira bu Orange Dot switchleri başka hiçbir markada görmedim. Aynı seriden D2FP-FN2’ler ise artık sektör standardı olacak kadar yayılmış durumdalar ve piyasadaki en beğenilen optik switchler. Logitech’in switchleri daha kemikli ancak yine oldukça crispy switchler, lakin akustik konusunda -bu benim görüşüm- daha geride kalıyorlar. Gerektiğinde hibrit özelliğini kullanarak bu switchleri daha ekonomik pil ömrü için optimize edebiliyorsunuz G-HUB üzerinden.
Logitech tekerlek encoderı konusunda da oldukça tutulan TTC Silver encoderları tercih etmiş. Geçişleri oldukça hafif ancak Kailh Red gibi dümdüz dönüyor hissiyatı vermeyecek kadar da yeterli geri bildirimleri var. Yormuyor ve çok hızlı çevirmediğiniz sürece de tamamen sessiz.
MCU konusunda ise GPW’de kullanılan Nordic 52833’ten GPX’te kullanılan Nordic 52840’a geçiş yapmış Logitech. Söylemeye gerek yok, piyasadaki en performanslı ve en yetenekli MCU kendisi şu anda.
Kullanılan batarya ise 290mAh. Bu RGB açıkken 60 saat, kapalıyken ise 95 saatlik bir pil ömrü sağlıyor ki fazlasıyla yeterli. Ben günlerdir kullanıyorum, daha yarıya bile inemedim. Tabii bu nesilde USB-C’ye geçildiğini de belirtelim. Ayrıca, Powerplay kablosuz şarj da desteklenmeye devam ediliyor.
Diğer detaylar
Logitech GPW ve GPX’in bana göre en önemli sorunlarından birisi yüzey kaplamasının çok kolay parmak izi bırakıp ışık hızıyla parlama yapmasıydı. Benim testlerde kullandığım G PRO 2’nin beyaz renginde parmak izi pek belli olmuyor ancak ilerleyen günlerde testlerini okuyabileceğiniz GPX 2’miz siyah renkte ve açıkçası parmak izi bırakma olayı yeni coating ile beraber ciddi anlamda çözülmüş.
Tabii parlama konusunu on günlük testle çözmek mümkün olmuyordu, o yüzden geçen sene GPX 2’yi satın alan bir arkadaşıma konuyu takip etmesini söylemiştim ve geçtiğimiz hafta durum nasıl diye sordum. Gözüken o ki iş ve oyun amaçlı sürekli kullanılan bir GPX 2 bile kolayına parlama yapmıyor ve bu muhteşem bir gelişme. Coating hissiyatı zaten çok iyi, çok pürüz kullanmadan bu ciddi sorunu çözebilmiş olmaları da kocaman bir artı olmuş.
Bu ürüne yapabileceğim nadir eleştirilerden biri ise skatezler hususunda. Logitech G PRO 2 Lightspeed eski modeldeki skatez tasarımını aynen koruyor ve maalesef saf PTFE olmayan bu skatezlerin performansı çok düşük. Ben bu nesilde ciddi bir gelişim beklediğimden hayal kırıklığına uğradım. G PRO 2 sahiplerinin de kısa sürede daha yüksek performanslı skatezlere ve dot skates’lere geçiş yapacağını tahmin ediyorum.
Logitech G-HUB üstünde çok durmadık ancak ilk günleri ciddi sıkıntılarla geçen bu program artık kendisini buldu diyebilirim. Neden bu kadar eleştirildiğini de anlamıyorum zira biraz dağınık olsa da çoğu benzer programda bulamayacağınız kadar detaya ulaşmanızı ve farenizi de dilediğiniz şekilde kişiselleştirmenizi sağlıyor.
Sonuç olarak, 119$ belki 1K bir fare için yüksek gözükebilir lakin Logitech G PRO 2 gibi sensör kalitesi ve sorunsuz bağlantı yanında yüksek standartları olan bir ürün için abartı bulmadığımı belirteyim. Tek sorun, 8k destekli Pro Lightspeed Receiver’ı aldığınızda fiyatının çok daha hafif olan GPX 2 ile denk hale gelmesi. Yani ürünü 1K kullanacaksanız, 20$ az ödemek çok okey, sonradan 8K yapmak istiyorsanız ise GPX 2’yi tercih etmek daha mantıklı bir hale geliyor.
Son olarak, Logitech’in isimlendirme politikası çok fazla kafa karıştırıcı. Kulaklık, klavye ve fare isimleri birbirine girmiş durumda, Google’ın bile kafası karışıyor ve bu soruna artık bir çözüm bulunması gerekiyor.
